LİMON

-Bütün hasstane memuşlerimi gördü.
-Efendim aneanne bişey mi dedin?
Bacağı yarılıp, oradan alınan damarı, kalbinde tıkanan bir damarla değiştirdikleri anneannemi görmeye gittiğim hastanede, o zor duyulan kısık, şiveli sözcüklerini anlamak için daha da eğildim.
-Bütün hasstane diyirem memuşlerimi gördü.
Çok mu serum verdiler kadına naaptılar.
-Anneanne naapsınlar senin memuşlerini kurumuş limona dönmüştür onlar. Görseler ne olur görmeseler ne olur. Boydan boya yarmışlar karnıyarık yapmışlar seni derdin memuşlerin mi şimdi.

Temsili anneanne memuşu

Allahım gülmek istemiyorum tut beni. Ne düşüneyim. Ölmüş meğersem öyle düşüneyim gülmem o zaman. Töbe töbe, öyle de çok üzülüyorum. O kadar üzülmeyeyim o zaman memuşleri düşünüp güleyim öylesi daha iyi.
-Limon senun memuşlerin! Südlük (sütyen) tahıyım dedim tahtırmadılar. 
O yakışıklı doktorlarında tek hayaliydi senin biri doğuya öbürü batıya bakan memuşlerin.
-Aç bakçam. Benim 24 yaşındaki memuşlerime iftira atıyosun bence seninkiler limon.


İspatlayacaksın arkadaş. 65 yaşındasın ne diye benle sidik yarıştırıyosun.
Aa aaaa aaaaa açtı vallahi.  

Limon benim. Evet!

Sözlerimi geri alıyorum. Limon benim. Komple limonum ben hatta. Adımı da Mirastan limona çeviriyorum. Taş gibi maşallah. Anneannem diye söylemiyorum inşallah genlerini almışımdır yoksa kendimi keserim kent meydanında.


9 çocuk doğurmuş. Hayatta kalan 6 sını  büyütmüş, kedi yavrusu gibi doğurduğu için (büyükbabamında suçu büyük) bel kemiği orta yerinden çatlamış, platin yüzünden 1 metreyi 1 saatte yol alabilen bir kadın. Okuma yazması yok ama holdinglerin muhasebecileriyle kapışır hesap kitap işinde. Platinli beliyle gezmesinden eksik kalmaz. Teknolojik aletlere ve elbiselere çok meraklıdır. Büyükbabamın (bu arada kendisi dede kelimesini sevmiyor büyükbaba diye alıştırdı) kadim ve bilgece bir sözü vardır anneannem için 'eyüki daha erken gelmemuşuz buralara, kesin oros*u olurmuş bu kadın.' Yanlış anlaşılmasın. 5 vakit namazlarını kılarlar. Ama köy insanlarının içindeki neyse dilindeki de o olurmuş. Çocukları torunları olarak hala güleriz bu sözüne. Gezenti kadın huyunu biliyoruz. Gelinlerine de tatlı dilli olmasına rağmen kök söktürür.

Seneler evvel genç ve mühendislik okuyan hippi dayım kız kaçırıp eve getirdiğinde yeni yengeme uzunca bir dönem dekoderlik yaptım. Aslında yüzmeyi yeni öğrenen çocuklara yaptıkları gibi denize atıp (anneannemin yanına) kaçmak istedim ama baktım kavga ediyorlar mecburen takıldım. Komiklerdi. Bir elbise parçasını anneannemle birlikte çekiştirip duruyordu yengem.
-Hayırrr benim elbiselerimi yakamazsın.
-Ver diyirem yahayacam.
-Hayır yaktırmam yeni aldım.
-Anneanne! Yenge! Napıyosunuz?
-Miras elbiselerimi yakıcak anneannen. Açık mı buldu nedir?
-Hee yakçak. Hansellle Gratelde ki cadı çünkü anneannem. Mutfaktada şekerden ev yapmış seni bekliyor. Elbiselerinle ocağı tutuşturup seni pişiricek. Yakıcam demiyor. Yıkayacağım diyor.
Sonra yengem rahatladı ama Erzurum şivesi zordur. Kuşkana (tencere) diyince mutfakta kuş kafesi araması. Cullamak (işemek) diyince çul çaput bulup getirmesi. Enik (yavru köpek) diyince etrafa boş boş bakması 1 sene sürdü. Sonra alıştı. 10 yıldır aramızda. Şimdi kendide öyle konuşuyor. Yine de anneanneme alışmak zaman alıyor. 

Namuslu Leopar

Hastane odasında aldı beni bir gülme. Susturamıyorum kendimi. Biri gelse yüzüme tükürücek. Kadını boydan boya yarmışlar ne gülüyorsun diye. Açıklayamam ki memuşlerini. Dua ettim eve gelince.
Allahım iyice iyileşsin leopar desenli südlükler alıcam ona (tabi ki almadım büyükbabamı haklı mı çıkarayım). Allahım iyice iyileşsin ona bişey olmasın. Bide şey Allahım bişey daha var. İlerde ona çekersem çok rica ediyorum, töbe töbe kendini düşünme Miras! 
İyileşti çok şükür. Allah uzun ömürler versin. Şimdi her namazında zorla dua ettiriyorum. Torunlarıma mutluluk sağlık falan ver derken bir de bana çeksinler dedittiriyorum. Nedenini bilmiyor tabi. Benim de tek derdim bu. Neyse gidince duaya ekleme yaptırtayım bari. Allahım Miras bana çeksin ama azıcık da akıl fikir ver diye.