YOR JUST BİSCOLATA - VE BİR ÖNERİ

-Bi dakika ya! Dur dur dur. Ne demek kilo aldın. Ne demek göbüşün mü çıktı. Diyete mi başlasan ne demek!

-Hayatım niye o kadar sinirlendin?

-Adettendir.

-Öyle bi adet mi var?

-Öyle adet yok. Regl olan adet var.
O, adettendir.

-Gene mi ya..

-Gene mi ne be. Her ay oluyor bu. Ben seni tribimi çek diye aldım. Ayrıca bu göbüş falan da adettendir. Beni alırken promosyon olarak tripli regl günlerimide alıyosun.

Victorya Sekret melekleri gibi olayım istiyor. Güzel o zaman bende Biscolata erkeği istiyorum.
-Kas istiyorum.
Baklava istiyorum.
Ben diyet yapıcaksam sende kas yapıcaksın. Ördek poposu gibi kol kasları istiyorum. Bence gayet makul bir istek. Neden hep kadınlar fedakarlık yapmak zorunda. 


Hadi övünmek gibi olsun yeterince güzelim. Ama erkek milleti işte gözü doymuyor. Mükemmel fiziğin olsun istiyor üç beş kilocuğa bile gelemiyor. Madem mükemmeletçiyiz bende biscolata erkeği istiyorum.

Sanırım bu kötü bir fikirdi. Ben kilo vermeye çalışırken o da almak için uğraşınca ev savaş alanına döndü. Tatsız tuzsuz marulları kemirirken eve yayılan et kokusu, kızarmış soğanları ve baharatların aromalarını içime çektikçe annesi köy meydanına götürülmüş küçük emraha döndüm.

Biraz hile de yaptım tabi. Yeşil çaylar yetmeyince magnezyum kalsiyum içip elime kitap alıp tuvallette sabahladım. Bütün iç organlarımı tuvalette bırakıp çıkana kadar da yılmadım.

Ben hile yapınca o da yaptı. Aç bilaç yattığım gecelerden birinde (tabiki rüyada yemek yiyorum) gece uyandırıp elime kuzu dürüm tutuşturdu. Sabah uyanıp yatağın  başucunda boş folyaları ve paketleri görünce rüya da değilde gerçekte koca bir dürüm götürdüğümü anlamış oldum böylece. Coşkunun, sabah gazozuna ilaç attığını farkeden kızlar gibi oyuna gelmiştim ama iş işten geçmişti.

Yoğurt ve haşlanmış kırmızı biberleri yerken eve gelen bol kaşarlı pizzalara bile direndim.
Bunlara karşılık bende koşmaya çıktığımızda sırtına bindim ve parkuru ben sırtındayken tamamladı. 

Sonucunda girdiğimiz bu amansız rekabet bir işe yaramadı. Olan anama oldu. Ben elime biscolataları alıp reklamları izledim o da victorya secret mankenlerini.Azıcık göbeğin zararı olmayacağına karar verdi sanırım. Yine de evde televizyon izlenmemesi kararı tam o dönemlere denk geliyor. Uyduyu söküp, paralı kanal yayınlarını iptal ettik. Kıskançlıktan mı? Tabiki. Ama ikimizde itiraf etmiyoruz. Televizyonun aptallaştırdığı ve zamanımızı boşa harcadığını ileri süren ateşli tezler hazırladık ve izlememeye entellektüel bir biçimde karar verdik. Kısmen nedeni saçma da olsa doğru olanı yaptık. En az dört sene oldu ki bizim evde kanal yayını yok.
Biscolata erkekleri ve Victorya melekleri duysa bi taraflarıyla gülerlerdi herhalde bize. Yuvamı yıkacaklardı boynu altında kalasıcalar. Bende büsküvi yüzünden boşanmış ilk kadın olarak tarihe geçerdim artık.



KİTAP ÖNERİSİ

      Toplum içinde okumanızı tavsiye etmiyorum çünkü bir bölümünde höküre hönküre ağlamışlığım var ve ne yazık ki bir dolmuştaydım. Dolmuştakilere kitap yüzünden ağlıyorum diyemediğim için arkadaşım öldü deyip 2 durak önce inmek durumunda kaldım. Çok duygusal bir anıma gelmiş ve fazla tepki vermiş ya da kendimi çok kaptırdığım için etkilenmiş olabilirim yine de bence kalabalıkta okumayın.
        İlk sayfasının ilk cümlesinden itibaren okuyucuyu bambaşka bir dünyaya götürüyor. Ana karakterle birlikte o kadar çok sürünüyorsunuz şükretmeyi alışkanlık haline getiriyorsunuz. Konu olarak bir başarı hikayesi de denebilir.

       Ortaçağ ve engizisyon mahkemeleri ve Barcelona hakkında geniş çapta bilgi verdiği için genel kültür olarak faydalı, oldukça sürükleyici olduğu içinse, bir roman olarak doyurucu nitelikte. 
Ben tavsiye ediyorum. Saksı değilim ben. 
----------------------------------------------------------------------------------------------------------           İyi okumalar.