HANİMİŞ MİRAS?

Nerdesin?  Onlarca 'kız sen nerdesin?' mailim birkaç tanede  'nereye kayboldun' yorumum var yazılarımın altında. Demek ki m...

29 Ocak 2016 Cuma

UÇTU KUŞUM

İlk evcil hayvanımız gerçek anlamda bir tanrı misafiriydi. Yatak odasının aralık bulduğu penceresinden gizlice içeriye süzülmüş fıstık yeşili minicik bir kuş. Kim bilir kimin kuşuydu da kaçtı. Bir kuşun olabileceği kadar eğitimliydi hemde. Uzaktan öpücük atınca nerede olursa olsun gelip koluna konuyordu. Kafesin içindeyken karşısındaki kafasını salladığı zaman o da sallıyordu. Haluk levent konserlerindeymişiz gibi her akşam kafa sallardım o kuşla. İşim dolayısıyla ilgilenemediğim için ölünce, öyle cansız cansız kafesin dibinde yattığını anlayınca, böğüre böğüre ağlamam normal. Anormal olan ailem. Ömrümü yediler.
Ama nasıl ağlıyorum, nasıl hıçkırıyorum. Gözyaşlarımla iki dönüm tarla sulanır.

Can'ı aradım önce.
-böğğğğğğğ
-ne oldu! Birine bişey mi oldu?
-böğğğğ evet kuşummmm.
-aşkım işteyim sabret gelcem ağlama niye o kadar ağlıyosun için dışına çıkıcak. Dur anneni arıyayım.

annem aradı sonra.
-Miras allah günah yazar kızım kuş için o kadar ağlanır mı?
-böğğğğ
-Ben ölsem o kadar ağlamazsın!
-Anne ne alaka hemen kendini sokuşturuyosun ya böğğğğ




Sonra teyzem aradı
-Miras kuşun ölmüş. Helva yaptıralım mı.
-Dalga mı geçiyosun sen ya böğğğğ (Hala içim çıkana kadar ağlıyorum yalnız)
-Dalga geçiyorum tabi salak! Ağla da az ağla. İnsanlar ölüyodra bu kadar ağlamıyolar.
-İnsanlar ölünce nası ağlasınlar be ölü ağlar mı böğğğ

28 Ocak 2016 Perşembe

KADINLAR İÇİN BİR MİM - BU ÜLKEDE KADIN OLMAK

Size bir ülke anlatayım mı?
Bu ülkede 69 yaşındaki A.Ü gibi, yolda sadece adres sorduğunuz torununuz yaşında bir genç tarafından bir barakaya çekilip tecavüz edilebilirsiniz, maaş kartlarınız ve ziynet eşyalarınız çalınabilir..

Bu ülkede 6 yaşındaki Gizem Akdeniz gibi, babanızın kuzeni tarafından defalarca tecavüz edilebilir, öldürülebilirsiniz, cesediniz ormanda bulunabilir. Yaşınızın bir önemi yok, vajinanızın olması yeterlidir erkekleri tatmin edebilmeniz için..



Bu ülkede 21 yaşındaki Fatma Nur Çelik gibi, evinize internet kurmaya gelen birisi tarafından, koli bandı ile bağlanarak tecavüze uğrayabilirsiniz, 2 gün sonra kendi evinizde elleriniz kollarınız bağlı bir şekilde cesediniz bulunabilir.

27 Ocak 2016 Çarşamba

ZOMBİ OLAN VAR MI?

Hani fantastik filmlerde, dizilerde vardır ya, bir sırrı paylaşıyorlardır ama dünyanın geri kalanı bilmiyordur. 
Zombiler, kurt adamlar ya da vampirler vardır ama gizlidir kimse bilmiyordur. Hah! İşte gerçekten varsa onlar ve bana söylemiyorsanız varya, acayip kızarım. 
Siz orda vampir olmuş ilginç sihirler falan yapıyosanız ve ben burda saf saf faturalarla falan uğraşıyorsam iki elim yakanızda ahirette de rahat bırakmam. Varsa böyle bir sır saklayan yazsın bana (:

Niye bilmem bayılırım fantastik yapımlara. Dikkat edin hepsi sır doludur. Onlar değişik hepimiz gerizekalıyız anlamıyoruz onların üstün olduğunu. 

Eğer bu gerçek olsaydı kaynanam kesin vampir olurdu. Kanımı emmek istiyor sanırım.
Ben Zombi olur Can'ın beynini yerdim anan niye vampir diye.
Can da kurt adam olurdu. Gel kuçu kuçu.

26 Ocak 2016 Salı

YOR JUST BİSCOLATA - VE BİR ÖNERİ

-Bi dakika ya! Dur dur dur. Ne demek kilo aldın. Ne demek göbüşün mü çıktı. Diyete mi başlasan ne demek!

-Hayatım niye o kadar sinirlendin?

-Adettendir.

-Öyle bi adet mi var?

-Öyle adet yok. Regl olan adet var.
O, adettendir.

-Gene mi ya..

-Gene mi ne be. Her ay oluyor bu. Ben seni tribimi çek diye aldım. Ayrıca bu göbüş falan da adettendir. Beni alırken promosyon olarak tripli regl günlerimide alıyosun.

Victorya Sekret melekleri gibi olayım istiyor. Güzel o zaman bende Biscolata erkeği istiyorum.
-Kas istiyorum.
Baklava istiyorum.
Ben diyet yapıcaksam sende kas yapıcaksın. Ördek poposu gibi kol kasları istiyorum. Bence gayet makul bir istek. Neden hep kadınlar fedakarlık yapmak zorunda. 

23 Ocak 2016 Cumartesi

HER GÜN - DAVİD LEVİTHAN _ KELEBEK - KATHRYN HARVEY _ HER KİTAP OKUNMUYOR

Hani kitapçıya gidersiniz de bir kitap bulursunuz.  Hem kapağı güzeldir hem konusu hoştur falan hemen alırsınız ya. Heh! Almayın. Okuduğuma pişman olduğum bir kitap daha çıktı karşıma. Konu sürükleyici, karakterler şahane, oldukça yaratıcı ama hiç birşey anlatmadı bana. Hergün bir başkasının bedeninde uyanan bir karakter var ve bir kıza aşık olup sırrını ona açıyor. Sonra aynı bedende kalmanın sırrını çözüyor ama başkasının hayatını almak istemediği için çekip gidiyor. Bir dur mübarek bak bakalım başka yolu yöntem var mı.

Davidciğim sende o kadar yazmışsın kardeşim adam gibi bir son bulamadın mı?
Hakkını yemeyeyim. Önyargısız olmaya ve insan yapısını anlamaya bir örnek teşkil ediyor kitap. Cinsiyetsiz bir karakter. Girdiği her bedenin, fakir olsun zengin olsun çok güzel ya da zeki olsun ya da aptal, hayatını anlayabiliyor ve evrensel düşünebiliyor. Ama bir amacı yok. İyi güzel, hergün beden değiştiriyosun. Eeee.. Sonra? Sonrası yok değiştiriyorum işte. 



Kapağına aldanmayın. Yaratıcı bir tasarım bulamamışlar ama hazineler viranelerde saklıdır.

En yeni, çok satanları herkes tanıtıyor ama bu kitabı reklamlarda kolay kolay bulamazsınız. 

Müthiş bir hikayesi var. Ana tema intikam. Kendi hayatını geri almaya çalışan gencecik bir kızın akıl almaz bir mücadele ve kurgulanması imkansız bir planı var.

Erkek genelevlerini duymuşmuydunuz? Zengin ve mutsuz kadınların fantazilerine hitap eden biscolota erkeklerini okurken gerçekten de ilginç bir fikir olduğunu anlayacaksınız.

Aşk, tutku, nefret, acıma, saygı.. Bütün duyguları bu hikayede toplayabilirsiniz. Cinayet romanı veya polisiye değil ama en iyi polisiyede bile ana karakter bu kadar soğukkanlı ve zeki değil.

Kesinlikle  okumalısınız. Binden fazla kitap okuyan biri olarak kesinlikle benim enlerim arasında. Ne zaman başladığını nasıl bittiğini bile anlamadan hayran kalacaksınız.


Mirastan sevgilerle.

22 Ocak 2016 Cuma

SOSYAL KOCA ALMAYIN! ASOSYAL ALIN

-Özgür iradenle yatağa geliyor musun yoksa dırdır etmeye başlayayım mı?
-Tamam hayatım oyunum bitince geleceğim.

Tabi ki daha kurnaz yöntemlerde denedim.

-Aşkııııım hadi gel artık kapat oyunu
-Gelcem tatlım dur bitsin.
-Ya ama bak ne göstercem sana. Gel bak ne var burda. Ayyy ne biçim seksiyim ben aaaaa
-Aşkım bi sabret oyun bitsin
- Lannn sışçam oyununada sana da. Yok sana bicik, seksde yok bicikde yok savaştığın oyun karakteri karıları öpersin artık puşt!

Saat sabaha karşı iki suları ve ben sevgili kocamı bilgisayardan, oyun başından kaldırıp yatmaya gelmesi için uygulayabileceğim yöntemleri düşünüyorum. 

Evliliğimiz boyunca Can'ın sosyal tarafını törpülemeye çalıştım. 32 yaşında olmasına rağmen futbol antenmanlarını ve maçlarını, sesi güzel olduğu için kurduğu müzik grubu provalarını, yabancı dil öğrenmek için gittiği kursu ve manyağı olduğu bilgisayar oyunlarıyla savaşırken zaman o kadar çabuk geçti ki ben hiç bir bok anlamadım bu evlilikten. Haftanın iki günü prova, iki gün antrenman, bir gün maç, birgün yabancı dil kursuna gidip, kalan günlerde de (kaldı mı sayamadım) bilgisayar oyunu oynamak istediği için isyan bayrağını çektim evliliğimizin ilk yılı. Sonra evli olduğunu farkedip azaltmaya çalıştı faliyetlerini.

20 Ocak 2016 Çarşamba

BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ - KHALED HOSEINI



Uçurtma avcısını severek okuyanlar bilirler Khaled Hoseını nin dilini. Kendi ülkesinin kültürünü ordaymışsın gibi yaşatan, sokaklarını kendin geziyormuşsun gibi hissettiren yazar, bu defa savaşın ortasında kalmış iki kadını anlatıyor.

Önce nefret, sonra sevgi, hatta aşk derecesinde bir dostluk ve fedakarlık var kitapta. Yorulmadan doya doya okudum.. Yardım etmek istedim 10 yıllık komşularımmışlar gibi gidip kapılarını çalmak, onları kurtarmak istedim. 

Genellikle büyük baş hayvanların kadınlardan daha çok önemsendiği suistimal edilmiş şeriat kurallarının ağırlığı hakim. 9 yaşından itibaren, kendisinden 20-30 yaş büyük adamlarla evlendirilip, üstüne bir de eziyet gören kadınların, çocuklarını savaştan korumaya çalışmalarının hikayesi. Ağır şiddet ve açlıktan çok, ana baba, evlatlarından kopan insanların ağır yükü biniyor okuyucunun üstüne.

Sonra, saf sevgiyle karşılaşıyorsunuz, kanla sınanmış, fedakarlıkla sıvanmış, aşk ve korumayla birbirine bağlanan yetimleri, anneleri, çocukları görüyorsunuz. 

Pakistan ve Afganistan tarihini, şeriatı, ya da bu ülkelerin yaşam ve etnik kimliğini öğrenebildiğiniz için kitap, genel kültür açısından oldukça faydalı.

Acıma, birilerinin ağzını burnunu kırma isteği (kızgınlık), şefkat, umut... Bin farklı duygu hissediyorsunuz okurken. 
Temposu hiç düşmüyor.

Şiddetle tavsiye ediyorum.



NE BULSAM OKURUMCULAR

Bu blog her ne kadar kitap tanıtımı üzerine açılmış olmasa da neler okuduğumu paylaşmanın hoş olabileceğini düşündüm. Her şeyi okuyan bir insan olarak, göz atarsanız kendinize uygun birşeyler bulacağınıza mutlaka eminim.


10 üzeri 7. Soğuk kanlı bir yazar Vagıf Sultanlı. Gece okumayın etkisi baya kalıcı.. Köyün birinde taşınan bir mezarlık. Ölenlerin hayatları yaşamdan bekleyip alamadıkları ve ölümden aldıkları kötü tat var...  NOT: Uyurken okumayın!

Çocuğun ölümünden sonra Bekir, Kumru’yu her gün dövüyordu. “Senden bana eş olmayacak, gözün o sarhoş köpek oğlunda olduğu sürece, çocuk yüzüne hasret edeceksin beni.”
Kumru’yu öyle bir dövüyordu ki, yerine bir başkası olsa sesi arşa çıkardı. Ama Kumru’nun sesi dahi çıkmıyordu. Sanki vücudunda kemik yoktu ve Bekir’in yumruk ve tekmeleri onu etkilemiyordu. Bekir’in ayakları altında halsizce inliyordu...


********************************************************************************




18 Ocak 2016 Pazartesi

ÖZGÜRLÜK

Özgürlük! Bir bağnazın kınayan bakışlarında saklıdır. Bir babanın kurallarında, bir kocanın kıskançlığında. 
Özgürlük, bazen komşu teyzelerin çekirdek çitlenen öğlen dedikodularında, bazen kıraathane köşelerinde içilen bir bardak çayda, bazen iş yerlerinde, öğlen yemeklerinde iki çatal arası son havadislerde saklıdır.Kim ne der dendiğinde biter o özgürlük.
Senin benim özgürlüğümü, başkalarının kabullenişleri, ya da kabullenemeyişleri saklamış. Neyi yapıp neyi yapamayacağını bilmekten ibaret adının, iyi, kötü, şerefli, şerefsiz ya da orospu olması.



15 Ocak 2016 Cuma

IRMAK DÜZGÜN AKYILDIZ - AŞK, ÖLÜMDEN SONSUZDUR

Lisedeydik... Tertemiz bir aşkla bağladık. Üniversiteyi kazandık. Ben İstanbul'da Düzgün'üm Safranbolu'da ... Özlem çektik. Sonra askerlik taa Şırnak'a yolladım sınıra...15 ay öldüm öldüm dirildim. Özleminden yandım. Terhis oldu geldi. Düğünümüz olacaktı. Ailelerimizi zorlamamak için bir sene daha bekledik. Evimizin herşeyini ikimiz aldık yuvamızı kurduk. Tüm bunlar dile kolay 11 senede oldu. 14 Eylül 2014'te "ömrümün ve nefesimin sonuna kadar evet" dedi. Ve evlendik.Mutluluktan başımız döndü. 15 ayın hergünü çok mutluyduk. İkimizinde gözlerinin içi gülerdi. Taa ki 26 Aralık'a kadar... Eşim iş yerime geldi bana yemek getirdi. Aşağıda katili geçirmek istememiş münakaşa etmeden yukarı çıkmış. Tanışıklıkları yok aralarında bir husumet yok laf dalaşı yok . Hiçbir şey yok.Ofisin kapısı çalındı ben açtım o cani konuşmak için çağırdı eşimi engel olamadım. Düzgünüm onu dinleyecekti ama o öldürmeyi kafasına koymuş. Var gücüyle yumruk attı. Çığlık çığlığa aşağa indim ki eşim kanlar içinde... Kalbine saplamış bıçağı.Ilık ılık akıyor. Ellerim üstüm başım kanlar içindeydi. Hastaneye beraber gittik sadece 15 dk içinde öldü dediler. Dünyam başıma yıkıldı. Cesedini öpmek için yalvardım. Günlerce üzerimden kanlı eşyalarımı çıkaramadım. Kocamdan hatıra dedim. Hamile değilim keşke olsaydım keşke tutunacak tek bir umudum olsaydı. Yok. Sevdiklerimi üzüyorum biliyorum ama ölümü arzuluyorum. Bensiz yapamaz çünkü yanına gitmek istiyorum. Ama önce o caninin müebbet aldığını, kararın da kesinleştiğini görmeliyim. Bizi ayıran o pisliğin gökyüzünü göremeden çürüdüğünü bilmeliyim. O zamana kadar bana ÖLMEK yok, sana da UNUTMAK yok Gemlik ...

14 Ocak 2016 Perşembe

NASIL UYUNUYORDU?

Yastığı sağa sola çeviriyorum. Gözlerimi fazla sıkmışım açıp rahat kapanmasını sağlıyorum göz kapaklarımın. Tuvalete mi gitsem. Tuvaletimi yapmadan uyuyunca kabus görüyorum. Ama şimdi terlikleri giy alt kata in tuvalete gir iyice kaçacak o uyku. 

Öbür tarafa döneyim bari kolum altımda kaldı. Dönüyorum. Sabah saçlarıma fön mü çeksem. Yarın önemli bişey yok öbür gün arkadaşlarla görüşürüm belki yarın çekeyim fönü. Nereye gitsek. Bu havada sigara içilebilen dış ısıtmalı mekan lazım. Geçen içtiğim kahvenin adı neydi ya. Yok çay kahve demiyeyim iyice çişim geliyor.

Canın omuzuna mı yatsam. Ters yatmış anasını satayım. Canı uyurken düz çeviriyorum. Kolunu falan düzeltip omuzuna yatıyorum. Ruhu duymuyor. Bez bebekmiş gibi yastıkmış gibi itip kakıyorum. Valla öbür dünyada hesap soracak bu yüzden. Kazağıda yumuşakmış. Ben mi aldım bu kazağı ki.. Allah allah. Nerden aldım acaba.

12 Ocak 2016 Salı

BABA BEHLÜLSE FATMAGÜLÜN SUÇU NE?

Kavram karmaşası yaşıyorum şu sıralar. 
Kim iyi,
kim kötü,
kime güvenilir...

Saf kötü ya da saf iyi diye bir şey yoktur hayatta. Ying yang misali her kötünün içinde bir iyi her iyiynin içinde bir kötü var. Ne kötü adamlar gördüm, terbiyesiz kaba, bencil ama merhametli. Ne iyi insanlar tanıdım, güler yüzlü, eli açık ama yalancı, ters köşe. Ben babamı sadece kötü sanıyordum. İçinde iyi de varmış. O yüzden daha çok nefret ettim sanırım. Sadece kötü olsaydı yine severdim.
Karışık demi? Bir sebebi var...

Hani babana bile güvenme diye bir laf var ya.. Kim buldu Allah aşkına o lafı? O ne yaşadı ciddi ciddi merak ediyorum.

1 Ocak 2016. Saat: 01:00. Telefonda annemin sesi. Çatallaşmış, çatlamış. Baban diyor. Gördüm diyor ama kulaklarım uğulduyor anlamıyorum ne demek istiyor. 13 yaşında kardeşim alıyor telefonu bir facebook adresi veriyor, bir de şifre. Gir diyorum Can'a üst katta ki bilgisayardan, giriyor. Okumak istemesem de alamıyorum gözlerimi. Yılın başı, yaşadığım tüm yılların sonu oluveriyor.