HANİMİŞ MİRAS?

Nerdesin?  Onlarca 'kız sen nerdesin?' mailim birkaç tanede  'nereye kayboldun' yorumum var yazılarımın altında. Demek ki m...

30 Ekim 2015 Cuma

WHATSAPP HONEY?

Ooovvv sweety. Whatsapp sweety. Yani naber şekerlemem. Ya da uu what happened honey? Yani ne oldu balım. Bal dediğimiz şey ne? Arı boku! OOoooovv ne oldu arı bokuuummm. Honeeeeyyy. Sırf bunları söylemek için şart bence ingilizce. Bir ahengi var bir kere. İşte 4 dil bilen eski sevgilimin bana söyledikleri.
Arada bir küfür mü ediyor bana ya da sapık sapık şeyler mi söylüyor falan diye araştırınca bulabildiğim en büyük küfrü honeydi (balım), arı boku olması dışında buda pek küfür sayılmazdı. Eziklik hissetmesem güzel ilişkiydi aslında. Sonradan yabancı dil fobisi edindim. Ağzımı her açışımda doğru mu telaffuz edeceğim diye korkumdan konuşamadım. Aslında bayağı biliyorum. Dizi film falan istesem izlerim alt yazısız. Ama biliyor musun deseler bilmiyorum derim. İspatla deseler sıçtım.


Niye! Anasını sattığımın hürremi sülüman derken ayyy çok tatlı diyoruz da kendimizi niye tatlı bulmuyoruz. Çoocuklarımı baana ketir sultan vaaalide derken çok tatlı da benim niye söylediğim her kelime o öyle değil diye düzeltiliyor. Allahını seven açıklasın. Yabancılar türkçenin içine ederken çok sevimli oluyorlar da ben niye ingilizceyi kusursuz konuşmalıyım. Aynı peluş ayıcık surat, ellere var da bana niye yok! konuşmicam işte küstüm. 

27 Ekim 2015 Salı

YANIK KREMİYLE İNTİHAR ETMEK!

Bir laf var ya hani, gençliğimi geri verseler, ben yine onu saçma salak yerlerde harcarım, o yüzden hiç zahmete girmesinler, o misal benimde. Niye bu kadar saçma anı sahibi bir insanım bilmiyorum. Sürekli kendimi sorguluyorum. Yoo ben gayet mantıklı, akıllı bir insanım. Diğerlerine bakıyorum, onları niye bulmuyor bu absürtlükler (he evet senin içinde geçerli bu, senide buluyorsa bi yorum at da kendimi yalnız hissetmeyeyim, allah rızası için).

Lisede öss ye hazırlanabilmek için herkesin rapor aldığı dönemler, burnum için estetik operasyon yaptırdım. Fatih Sultan Mehmetle aynı burna sahip olmak 17 yaşındaki bir kız için çok zor olabiliyor.Burnum paravan görevi görüyordu resmen. Sağdan bakınca sol taraftaki manzara görünmüyordu. Eşşoğlueşşek hödük sevgilim, telefonla konuşurken burnum kaşınıyor dediğimde, kaşı kaşı bitmez o burun, ben kapatıyorum telefonu deyip dalga geçtiği içinde yaptırmış olabilirim. Çeşitli sebepler mevcut.

26 Ekim 2015 Pazartesi

KONUK BLOGGER KURALL KURALL

Aman da aman büyümüş de konuklarda alıyormuş bloğuna. Herkesin kendine ait bir süper gücü vardır, sanırım benim ki kafası normal çalışmayan insanları bulmak. Bende isterdim, benim süper gücüm, mutfak yeteneklerim olsun ama o zaman bu kadar eğlenemezdim heralde.

Bugün, olayları herkesin baktığı yerden görmeyen (sanırım amuda kalkıp öyle değerlendiriyor) bloğunu okumayı çok sevdiğim bir blogger ağırlıyorum (nasıl havalara girdim anlatamam). Bana bu ayrıcalığı sağladığı ve misafirim olduğu için kendisine teşekkür ediyorum. 




http://kuralldergi.blogspot.com.tr/

   Öyle Sevdik Ki

Arabesk şarkılarda arıyorum kaybettiğim seni.
Ama olmuyor bulamıyorum.
Çünkü ben seni meyve sularının önce hüpletilip sonra gümletilen paketleri gibi,
Minibüs şoförünün ''çevirme var beyler, geçinceye kadar çökelim'' demesi gibi, 
İşportacının  ''iki don alana üçüncüsü bedava promosyonu
Ve Kadir ab'nin manken arkadaşları motive etmesi gibi
Kasabın kıyma makinesine olan aşkı gibi
Öyle sevdim ki herkes anladı bir sen anlamadın beni.
 
Ben seni sıcak bir kelle paçanın sarımsak-sirkeli hali gibi, 
''Basamaklarda durmayın, otomatik kapı çapar'' yazısı gibi,
Okey masasındaki dördüncü, piştideki bacak gibi,
Hakkı Bulut'un henüz üç yaşındaki kardeşi ve ucuz Çin malı piller gibi, 
Cep telefonumdaki 1 gb internet paketi, son ütücünün ütüsü gibi,
Çağla'nın çift kaşarlı tostu, 
Ve tabi ki fenni sünnetçinin usturası gibi öyle sevdim ki. 
Herkes anladı bir sen anlamadın beni.

Eyyy.. gece yarılarında kurduğum kırmızı noktalı  fantazilerimin 4 Oskarlı kötü kadını
Biliyor musun ne çok sevmiştim seni? 
Herkes anladı bir sen, bir sen anlamadın beni!

23 Ekim 2015 Cuma

KEK YAPTIM YER MİSİNİZ?


-3 tane malzemeyi çırpamadın mı Miras! Bir keki beceremedin mi Miras! O blogtaki yazı ne Miras? Kalk kek yapçaz Miras!


-Ya Melis Allahını seversen yapma etme beceremiyorum diyorum. Olmuyor yapamıyorum. Ben lanetliyim. Fredinin kabusu gibiyim mutfakta. Sanki bilmiyosun.
-Yok artık 3 tane malzemeyi çırpıp kekte mi yapamıyosun!

22 Ekim 2015 Perşembe

ASLA VAZGEÇME!

Bu hikaye tamamen gerçektir. Baştan uyarıyorum. Komik bir hikaye değil. Bu bir ibret ve BAŞARI hikayesi. Ezilmiş bütün kadınlar için :


Ne kadar cesaretiniz var? Hayatınızı değiştirebilir misiniz? Hayat kurmak kolay. Yeni bir işe girersin  mesela. Okula devam edersin. Ne bileyim farklı aktivitelere gönül verirsin. Beceremezsen babayı alırsın, başka bir aktivite denersin falan filan. Ama bundan bahsetmiyorum.İşten çıkmakta hayat değiştirmek. Ya da boşanmakta. Özgüvenin var mı o kadar?

Sibel ablanın adı Sibel değildi. Sibel diye anlatacağım çünkü Sibel Can'a benziyordu. Böylede giriş cümlesine girilmez ama hız kesmek istemediğim için bozuntuya vermiyorum. Yine tiyatroda tanıştığım bir buçuk metre, 45 kilo ama sima olarak Sibel Can kopyası bir ablaydı. 2 çocuk annesi. Deneyimi de yok ama bizim oyuncu tayfasıyla takılıyor. Niye geliyor bu kadın bu tiyatroya diye sık sık düşünmüşümdür. Çok yakışıklı bir kocası var. Karizma full. Genel kültür yerinde. Askeriyede çalışıyor adam. Subay. Tiyatroya devam etmeme kararı alıp, dandik bir firmada yöneticilik yapmaya başladığım sıralarda Sibel abla ziyaretime geldi benim. Aradan 1 yıl geçmiş. Türk kahvesi söyledik ofisime. Oturduk dertleşmeye. Boşandığını söyledi. Sibel abla o adam bırakılır mı aşkolsun niye boşandın dedim. Bende salak, bişey olmuş ki boşanmış ne aşkolsunu. Boyu devrilesice yapmadığını bırakmamış kadına. 

21 Ekim 2015 Çarşamba

REZİL OLMAK! HUYUM

RAFLARA SIĞMAYANLAR
Evime girenlerin istisnasız verdiği ilk tepki: Bu kadar kitabı okudun mu  oluyor. Okudum deyince bide inanmıyor manyaklar. Süs eşyası isteseydim bu kadar kitabın parasıyla, evi antika dükkanına çevirebilirdim. Yok çeyizim diyorum. Ciddi sanıyorlar. Akılları almıyor evdeki bütün kitapları okumuş olmamı. Bütün raflarım, ünitem, bulabildiğim her boşluk dolu. Takriben 600 ü aşkın kitap var. Sonra, esas manyak olan benmişim gibi bakıyorlar. Senede kaç dizi, kaç film izlersin diye soruyorum. Sayamıyor bile.  Şimdilerde senin izlediğin filmlerin kitaplarını senden en az 1 sene evvelden ben okumuş oluyorum diyorum. O zaman mantıklı geliyor sanırım biraz. Yinede salak olan benmişim gibi bakıyorlar.


20 Ekim 2015 Salı

BLOGGER BLOGER I KISKANIR. OLAN CAN A OLUR

Bu blog saolsun, bir sürü sevimli insanla tanıştım. Sık sık gülümsedim, kahkaha attım, insanların yorumlarıyla genişledim. Ama bir sıkıntım var. Bloglara baktıkça ne kadar beceriksiz olduğumu görüyorum. Gamze S mesela (http://gamzenindunyasi74.blogspot.com.tr) Kadın hem çocuk yapmış. Hem bloğunda yemek konusundaki yeteneklerini sergiliyor. Yetmiyor bir de makyaj ve bakım hakkında birşeyler paylaşıyor. Hayır, çocuk, güzellik, ev işleri, üstüne yazmak nasıl oluyor aklım almıyor. Bir de istanbul hanımefendisi var ki bloğa girince ağlamak istiyorum (http://istanbul-hanimefendisi.blogspot.com.tr). Bir pasta yapmış, benim bakıp tarifi anlamam yarım saat sürüyor. Yapmaya kalksam gitti gün. Eminim onun için yapmak yarım saattir. O pastayı yiyebilmemin tek imkanı bu hanımefendiye komşu olmak. Yoksa çok zor. Bence o da güzel bir kadındır. Yetenekli kadınlar zaten hep güzel gelmiştir bana. Bencede kadın dediğin böyle olmalı. Zorunluluk olmamalı yemek, çocuk, bakım. İçinden geliyor insanların. Benim de geliyor ama neremden, onu tam bilmiyorum.


bizde olay bu


17 Ekim 2015 Cumartesi

BİR ALDATMA ŞOVU

Aldatılınca ne oluyor? Ne yapılabilir yakalayınca. Tokat mı atılır? Gözler dolu dolu manidar mesajlar mı verilir. Depresyona mı girilir? En fazla ne yapılabilir. Onu öldürmek. Kendini öldürmek. Kusura bakmasın kimse. Hiç zahmet etmem.  Tavrım net. Yüzümü bir daha göremez. Tenezzül edip neden yaptın diye bile sormam.


O ELİ KIRARIM
Lisede ayrıl barış tarzı uzun dönem bir ilişkim vardı. Bu hödük, barışılacağı belli ayrılık dönemlerinden birinde kendine yeni bir sevgili edinmişti! Kendimi teoride olmasada pratikte bayağı aldatılmış hissetmiştim. İşin pis tarafı kız bayağı güzeldi. Okulun arkasındaki parkta ben kızın resimlerine bakıp ağlarken, gerizekalı arkadaşlarımın beni teselli edemeyeceği kadar güzel hemde.
-Bööööğğğğ (sümük sümük, salya sümük)
-Miras ağlama artık ya sen daha güzelsin. (1. gerizekalı arkadaşım)
-Lan çarpılcaz yalan söyleme göz var nizam var (2. gerizekalı arkadaşım)
-booğğğğğğ (ben)
-Ya kaltak bişey sanki (2. gerizekalı arkadaşım)
-He o kaltak biz değiliz yani (1. gerizekalı arkadaşım)
-Ne biçim teselli ediyosunuz bööğğğğğ (ben)

16 Ekim 2015 Cuma

KISKANÇ DEĞİLİM AMA ALDATIRSAN BOĞARIM

O tabağı bitir Miras arkandan ağlar diyor annem. Bitirirsem ben onun arkasından ağlayacağım diyorum. Kilo alıyorum. Ama nimet diyor bu sefer. Diyet nimet dinlemiyor annnem. Senin kadar kimseeee, kiloyu sevmiyor aaaannem.

Kıskanç değilim. Kıskançlığı tamamen özgüvene bağlarım. Kendine güvenen, güzel, erkeğini seven, bunu hissettiren kadın aldatılmaz. Yok lan, aldatan yine aldatıyor. Bak, balon dudak Angelina Jolie'e. O bile aldatıldı. Ama benim kocam da bir Brad Pitt değil sonuçta (elimdeki güzel ama ben daha güzeline layığım diyemez). Ben elimden geleni yapayım da günah benden gitsin. En azından yüzüne tükürsünler. Tüüü taş gibi kızı bırakıp elin aşüftesine gitmiş şerefsiz desinler. Sempati toplarım. Gel de anneme anlat.


15 Ekim 2015 Perşembe

ZENGİNLİK ÇOK ZOR!

Zenginin malında gözümüz yok aslında. Her daim, bir ev, bir arabam olsun. eve de ortalama 5 bin para girsin yeter diyen insanlardanım. Türkiye şartlarında bu, çok rahat yaşamak anlamına geliyor. Ayrıca, benim olan herşeyi de kendim kazanmak isterim. Yok miras kalsın, yok zengin koca bulayım (ki bulamadım) falan istemem. Sanırım gerizekalıyım. Gerçi olurda bir miras kalırsa, kendimi bu fikre alıştırabilirim. İstemem yan cebime koy. 




İlerleyen yaşlarımda farkettim ki, zenginlikte gözüm yok, çünkü ben zengin yaşayamam. Bir çantaya bin lira verilir mi, Yuh lan, alt tarafı dört tekerlek 400 bin bir arabaya çok değil mi, aman telefon işte 5 bin liraya yazık değil mi diye diye, bir fukaralık çöktü üstüme. Cimri desen değilim. Bayılırım alışverişe falan, ama çok zengin olsam da bu paraları vermezdim. Ortalık aç susuz dolu. Çoluk çocuğa yardım ederim. Birgün çok candan bir arkadaşıma bu olaydan bahsettim. Totosuyla güldü bana. Bundan iki yıl önce büyük bir otelde çalışırken yaşadığı bir olayı anlattı.

10 Ekim 2015 Cumartesi

DİYET UÇTU BEYBİ

Tamam anladık. Yuvayı dişi kuş yapıyor.  Ama şu erkek kuşa da söyleyin az dağıtsın. İyi ki bi yemek yapmış. Heryer heryerde. Gagası kopasıca savaş alanına çevirmiş tezgahı. Şeytan diyor cıngar çıkar. Sonra kuş uçtu beybi. Uçar tabi. Adama sana yemek yapmış daha ne istiyosun. Bulmuşsun bunuyosun. Ruh halimde habire kendiyle  savaş halinde. Merkür Venüsemi yaklaşıyor. Jüpiter Neptüne öpücük mü yolluyor nedir bilmem bir gerginim. Kesin gezegenlerin bok yemesi. Yoksa o kuşa o kadar kızmam.

Canına yandığımın dünyasında hiçbir şeyim düz gitmiyor. Sadece beni gerçekten seven bir adam buldum. Aha da en büyük başarım budur. O da tesadüf eseri bulduğum için, bir bok başarmışım gibi gelmiyor. Aynı şansı çocukta bulamayabilirim. Can küçükken çok yaramazmış. Düşmekten kafası harita gibi. Ben 5 yaşına kadar ağlamışım. Üst dudağım gökte alt dudağım yerde, sabahtan akşama kadar, cenaze çığırtkanları gibi ağlarmışım. Annem çaresiz, o da benle oturup ağlarmış. Dolayısıyla normal bir çocuk beklemiyorum zaten. Heralde o yüzden yapmıyorum. Freud olsa sil baştan yeni teşhisler koyardı litaratüre. -Hadi çocukluğuna inelim.  -Yok inmeyelim. Çok zırlıyorum orda. Birşey değişmedi hayatımda yani. Küçükkende anam ağlıyordu, şimdide.